NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
31 - (860) وحدثنا
يحيى بن يحيى
وإسحاق بن
إبراهيم.
قالا: أخبرنا
وكيع عن يعلى
بن الحارث
المحاربي، عن إياس
بن سلمة
الأكوع، عن
أبيه ؛ قال:
كنا نجمع مع
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم إذا زالت
الشمس. ثم
نرجع نتتبع
الفيء.
[ش
(نجمع) أي نصلي
الجمعة.
(نتتبع الفيء)
أي نتطلب مواقع
الظل].
{31}
Bize Yahya b. İbrâhîm
rivayet ettiler. Dedilerki: Bize Vekî', Ya'lâ b. Haris El-Muhâribî'den, o da İyâs
b. Selemete'bni Ekva'dan* o da baabsından naklen haber verdi. Şöyle demiş:
«Biz, Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile birlikde güneş zevale erdiği vakit cum'a
namazını kılar; sonra gölgeyi araştırarak dönerdik»
32 - (860) وحدثنا
إسحاق بن
إبراهيم.
أخبرنا هشام
بن عبدالملك.
حدثنا يعلى بن
الحارث عن
إياس بن سلمة بن
الأكوع، عن
أبيه ؛ قال:
كنا نصلي مع
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم الجمعة.
فنرجع وما نجد
للحيطان فيأ
نستظل به.
{32}
Bize İshâk b. İbrâhîm
rivayet etti. (Dediki): Hişâm b. Abdilmelik haber verdi (Dediki): Bize Ya'Iâ b.
Haris, İyâs b. Selemete'bini Ekva'dan, o da babasından naklen rivayet etti.
İyâs'ın baabsı şöyle demiş:
«Biz, Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile birlikde cumâ'yı kılar da dönerdik. Ama
(henüz) duvarların, gölgeleneceğimiz kadar gölgesini bulamazdık.»
İzah
Kaylûle hadîsini Buhari
«Kitâbü'l-Cumua» da, gölge hadîsini de «Kitâbü'l-Megâzî» de tahrîc etmişdir.
Gölge hadîsini Ebû
Dâvûd , Nesâi ve İbni Mâce «Kitâbu's-Salât» da tahrîc etmişlerdir.
Kaylûle: Öğle
istirâhati, demekdir.
Gadât : Kaba kuşluk;
gadâ ise: Kuşluk yemeği mânâsına gelir.
Güneşin zevalinden.
murâd: Semânın ortasından batıya doğru biraz yanlamasıdır. Nitekim Buhâri'nin
«cum'a» bahsinde Hz. Enes'den rivayet ettiği bir hadîsde: «Nebi (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) cum'a namazını güneş (semânın ortasından) yanladığı vakit
kılardı.» denilmişdir. Mezkûr hadîsi Tirmizî ile Ebû Dâvûd dahî rivayet etmiş;
Tirmizî onun hakkında «Hasen sahîhdir.» tâbirini kullanmış ve «Bu bâbda
Selemetü'bnü Ekvâ' ile Câbir ve Zübeyr b. Avvam 'dan da hadisler rivayet
edilmişdir. demiştir.
Yine bu bâbda Sehl b.
Sa'd , Abdullah b. Mesûd, Ammâr b. Yâsir, Sa'dü'l-Kurazî ve Bilâl (Radiyallahû
anhûm) hazerâtından da rivayetler vardır.
Selemetü'bnü Ekva
hadîsini Tirmizî'nin dışında bütün kütüb-i sitte sahihleri tahrîc etmişlerdir.
Gölge hadîsi adını
verdiğimiz bu hadîs, babımızın son rivayetidir. Mezkûr hadîsdeki «Gölgeyi
araştırarak dönerdik.» ifâdesinden murâd: Gölgenin azlığını beyândır. Gölgenin
en az olduğu zaman ise güneşin tam gökyüzünün ortasında bulunduğu andır. Ondan
sonraki zamana zeval denir. Râvî bu sözü ile cum'a namazının zeval vaktinde
kılındığına işaret etmişdir. Çünkü güneşin tam gökyüzünün ortasında bulunduğu
zamanda namaz kılmak mekruhdur.
Câbir (Radiyallahû anh)
hadîsini Müslim ile Nesâî rivayet etmişlerdir. Babımızın birinci ve ikinci
rivayetleri bu hadîse âiddir.
Zübeyrü'bnü Avvâm
hadîsini imam Ahmed b. Hanbel tahrîc etmişdir. Mezkûr hadîsde :
«Biz, Nebi (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) ile birlikde cum'a namazını kılar; sonra namazdan çıkarak
kale duvarlarına koşuşurduk. Fakat gölge nâmına ancak ayaklarımızı koyacak kadar bir şey
bulabilirdik.» denilmişdir.
Sehl b. Sa'd hadîsini
Buhârî, Müslim, Nesâî ve Tirmizî tahrîc etmişlerdir.
Abdullah b. Mes'ûd
hadîsini imam Ahmed b. Hanbel «Müsned» inde rivayet etmişdir.
Ammâr b. Yâsir hadîsini
Taberânî «El-Kebîr» inde rivayet etmişdir. Bu hadîs Selemetü'bnü Ekva' hadîsi
gibidir.
Sa'dü'l-Kurazî hadîsini
İbni Mâce tahrîc etmişdir.
Bilâl (Radiyallahû anh)
hadîsini dahî Taberânî «El-Kebîr» inde rivayet etmişdir. Bu hadîsde :
«Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) cum'a günü gölge nalın bağı kadar olduğu ve Nebi (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) minber üzerine oturduğu zaman ezan okunurdu.» denilmektedir.
Sa'd-ı Kurâzî hadîsi
dahî hemen hemen bunun gibidir.